Göğüs tüpü akciğer ile göğüs duvarı arasında bulunan plevral boşluğa takılan bir drenaj tüpüdür. Diğer vücut drenlerinden farklı olarak göğüs tüpü kapalı su altı drenaj sistemine bağlı olarak çalışmaktadır. Peki halk arasında akciğer tüpü veya akciğer dreni olarak tanımlanan Göğüs tüpü neden takılır?
Akciğer tüpü, göğüs tüpü, toraks tüpü veya tüp torakostomi olarak adlandırılabilen göğüs tüpü özellikle akciğerin sönmesi durumlarında ya da akciğerlerin sıvı toplaması durumunda akciğerlerin çevresinde biriken hava veya suyu boşaltmak için akciğer ve göğüs duvarı arasına yerleştirilen bir dren çeşitidir. Diğer vücut drenlerinden farklı olarak göğüs tüpü kapalı su altı drenaj sistemine bağlanarak çalışır. Kapalı su altı drenaj sistemi havanın toraks içerisinden çıkmasını sağlar. Kapalı su altı drenaj sistemi sayesinde hava dışarıya çıkar ama içeriye giremez. Böylece göğüs tüpü tek taraflı valf şeklinde çalışır.
Pnömotoraks (Akciğerlerin sönmesi)
Göğüs tüpü neden takılır? Öncelikle göğüs tüpünün en sık takılmasının nedeni pnömotoraks adı verilen akciğer sönmesi hastalığıdır. Akciğer söndüğünde akciğerin çevresinde hava birikir. Akciğerin etrafında biriken havanın artması akciğerin daha fazla sönmesine neden olur. Genellikle göğüs travmalarında ve trafik kazalarında göğüs çarpmasına bağlı olarak görülen akciğer sönmesi, kendiliğinden de gelişebilir. Akciğer sönmesi kendiliğinden gelişir ise “spontan pnömotoraks” denir. Akciğer sönmesi (Pnömotoraks) durumunda akciğer çevresinde bulunan hava kaburga kemikleri arasından takılan göğüs tüpü ile dışarı atılır.
Plevral efüzyon (Akciğerde sıvı birikmesi)
Akciğerin su toplaması olarak bilinen plevral efüzyonda aslında sıvı akciğerde değil, akciğerin etrafında birikir. Ancak pek çok hasta plevral efüzyonu “akciğerde su toplaması” olarak nitelendirir. Plevral efüzyonun nedenleri değişkendir. Kanserler malign türde sıvı birikimine neden olabilir, enfeksiyonu olanlarda akciğerde biriken sıvı “parapnömonik efüzyon” olabilir veya akciğerde biriken bu sıvı iltihaplanarak “ampiyem” gelişebilir. Hatta sıvının koyulaşması durumunda “loküle ampiyem” görülebilir. Akciğerde toplanan bu su göğüs tüpü takılarak boşaltılabilir.
Akciğerde bazen özel nitelikte sıvılarda birikebilir. İltihaplı sıvının birikmesi ya da akciğerde biriken sıvının iltihaplanmasına “ampiyem” denir. Eğer göğüste biriken sıvı şilöz vasıfta ise duktus torasikus adı verilen bir lenf damarından kaynaklanmaktadır. Bu duruma “şilotoraks” denmektedir. Her iki durumda da biriken sıvı göğüs tüpü takılarak boşaltılır.
Akciğerdeki zarlar arasında kanama olması durumunda “hemotoraks”tan söz edilmektedir. Araç içi veya araç dışı trafik kazalarında, toraks travmalarında, bıçaklanma, kurşunlanma gibi penetran yaralanmalarda, kaburgaların kırıldığı durumlarda akciğerde kanama gelişebilir. Akciğerde biriken kan eğer akciğerin dışında ve plevral aralıkta ise göğüs tüpü takılarak boşaltılabilir. Eğer akciğerdeki kanama durmazsa veya göğüste biriken kan göğüs tüpü ile boşaltılamazsa ameliyat gerekebilir. Ancak öncelikle bu kanın göğüs tüpü ile boşaltılması ve ölçümünün yapılması gerekir.
Elbette pek çok göğüs cerrahisi ameliyatından sonra göğüs tüpü takılması gerekir. Göğüs tüpünün kesinlikle takılmaması gereken hemen hemen hiçbir durum yoktur. Ancak kanama bozukluğu olan ya da kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda göğüs tüpü takılırken dikkat edilmeli ve mümkün olan en az hasarla göğüs tüpü takılmalıdır.
Göğüs tüpü endikasyonları
Toraks tüpü endikasyonlarını toparlayacak olursak, en sık nedenler
- Pnömotoraks
- Hemotoraks
- Ampiyem
- Plevral efüzyon
- Şilotoraks
- Göğüs cerrahisi ameliyatları sonrasında göğüs tüpü takılması gerekir.