Şilöz mayinin plevral aralıkta birikmesi sonucu oluşan şilotoraks mortalitesi yüksek bir hastalıktır. Şilotoraks tedavisi konservatif olabileceği gibi cerrahi tedavi yöntemleri de bulunmaktadır.
Şilotoraksın konservatif tedavisinde pek çok yöntem bulunmaktadır. Bunların başında; agresif nutisyonel destek, hipovoleminin önlenmesi, immünsupresyonun önlenmesi, protein ve elektrolit balansının sağlanması önemlidir. Altta yatan hastalığın önlenmesi de şilotoraks tedavisinde önemli bir yer tutar.
Şilotoraks tedavisi içerisinde en önemlisi; dispne için plevral sıvının boşaltılması gerekir. Drenaj işlemi tüp torakostomi veya boşaltıcı torasentez ile sağlanabilir. Tüp torakostomi uygulanan hastalar 14 gün boyunca drenaj miktarı, elektrolitler ve protein düzeyleri açısından takip edilmelidir.
Drenaj miktarının 1, 1.5 litre/gün olması, drenajın kilo kaybına yol açması, agresif beslenme desteğine rağmen hastada progresif hipoproteinemi olması durumunda cerrahi tedavi seçenekleri düşünülmelidir.
Şilotoraks tedavisi kapsamında beslenme desteği önemlidir. Yağlı beslenmenin azaltılması duktus torasikustaki hasarın kapanmasını hızlandırır. Beslenmede özellikle orta zincirli yağ asitleri verilmeli, duktus torasikus aracılığı ile taşınan uzun zincirli yağ asitlerinden kaçınılmalıdır. Bu tedavi stratejisi konjental ve non-travmatik şilotoraksta %50 iyileşme sağlar. Eğer buna rağmen şilotoraks miktarında azalma olmaz ise TPN’ye geçilmelidir. Somatostatin ve okreotid şilotoraks tedavisinde gastrointestinal sekresyonları azaltarak barsaktaki lenfatik absorbsiyonu azaltır. Sirolimus ise lenfanjiomatoziste kullanılmaktadır.
Malign şilotoraks hastalarında kemoterapi ve radyoterapi şilotoraksı tedavi edebilir. Plöredez şilotoraks tedavisinde başarılı bir yöntemdir ve sıklıkla bu amaçla talk pudrası kullanılır. Talk kullanılamadığı durumlarda tetrasiklin ve bleomisinde plöredez amacı ile kullanılabilir.
Tüm bu yöntemlere rağmen tedavi edilemeyen hastalarda cerrahi duktus ligasyonu iyi bir seçenektir. Duktus ligasyonu açık veya kapalı teknikle yapılabilir. Lokalizasyon belirlemek amacıyla zeytinyağı, krema, lipofilik yeşil boya veya lenfanjiografi uygulanabilir.
Cerrahide duktus torasikus kaçağın hem altından hem de üzerinden sütüre edilmelidir. Eğer duktus görülemiyorsa ek travmaya yol açmamak için diseksiyon yapılmamalı ve dokular birlikte bağlanmalıdır.
Plöredez ve duktus ligasyonunun başarılı olmadığı veya uygun olmadığı hastalarda plöreperitoneal şant veya plörovenöz şant uygulanabilir. Lenfanjiografi ve duktus embolizasyonu ise şilotoraks tedavisinde diğer seçeneklerdendir.
Şilotoraks tedavi modalitelerini toplayacak olursak
Non travmatik şilotoraks hastalarında ilk olarak altta yatan neden belirlenmeli ve buna yönelik tedavi uygulanmalıdır. Dispne kontrolü için torasentez veya tüp torakostomi faydalıdır. Başarısız vakalarda plöredez ve duktus ligasyonu diğer seçeneklerdendir.
Malign şilotoraks olgularında dispne için terapötik torasentez, altta yatan hastalık içinse kemoterapi veya radyoterapi uygun seçeneklerdendir. Semptomatik hastalarda talk plöredez uygulanabilir. Rekürren hastalarda ise kalıcı katater, plöroperitoneal şant veya plörovenöz şant düşünülmelidir.
İdiopatik ve benign şilotoraks hastalarında altta yatan hastalığa ilişkin tedavi verilmelidir. Bu hastalarda lupus, enfeksiyon, sarkoidoz ve siroz öncelikle düşünülmelidir. Drenaj yapılan ve diyet tedavisi alan hastalarda yüzde 40 ila 80 arasında başarı sağlanmaktadır. Buna rağmen 2 haftadır devam eden şilotoraks olgularında plöredez, plörektomi, duktus ligasyonu düşünülmelidir.
Postoperatif şilotoraksta başlangıç tedavisi göğüs tüpü drenajı, monitorizasyon, dispnenin azaltılması ve diyeti kapsamaktadır. Yüzde 50 ila 80 hastada bu yöntemler başarılı olur. Eğer 3-14 gün içerisinde düzelme olmazsa plöredez, embolizasyon veya cerrahi re-operasyon düşünülmelidir.
Şilotoraksta cerrahi kararı verirken drenaj miktarı önemlidir. 1 litre ve üzerindeki kaçaklarda kapanma şansı düşüktür. Oral alım sonrasında 24 saatte 500cc ve altında olan kaçaklar ise kendiliğinden kapanabilir. Seçilmiş hastalarda plöredez ve diyet %80 oranında başarı sağlar. Genç hastalarda ise cerrahi daha avantajlı konumdadır.
Pnömonektomi sonrası görülen mediastinal şift hastada şilotoraks varlığını düşündürmelidir. Pnömonektomi ve akciğer transplantasyonu sonrasında görülen şilotoraks olguları sıklıkla konservatif tedaviye dirençlidirler.
Cerrahi dışı travmatik şilotoraks olgularında ise diyet ve göğüs tüpü drenajı %50 oranında başarı sağlamaktadır. Kaçağın devam ettiği durumlarda cerrahi yöntemler tercih edilmelidir. Drenajın 14 günden fazla sürmesi ya da 1 litreden fazla drenajın 5 günden fazla devam etmesi cerrahi ligasyon gerektiren durumlardır.